Abim gazeteci olmaya lisede okurken karar verdi. Tanıdığı bir muhabirin, kaza kurşunuyla ölmesi üzerine, “ben gazeteci olacağım” dedi. 1994 yılında, İletişim Fakültesi, Gazetecilik bölümüne girdi. 1995 yılında, okurken mesleğe ilk adımını attı. İlkokulda, babasının daktilosunun tuşlarına gizli gizli dokunup, kağıt bulamadığı için takvim yapraklarına yazılar yazıyordu. Şimdi daktilonun tuşlarına özgürce dokunuyordu. Eline kalem almış, “haberci”, “gazeteci” olma adına, yeni bir yola girmişti.
Mesleğe başlamasının üzerinden 26 yıl geçti. İşi, sadece gazetecilik yapmaktı. 2003 yılında birileri, AK Parti nefreti sonucu darbe planı, hazırlıkları yapmıştı. Hazırlıkları da ses kaydına almışlardı. İstanbul’un, Türkiye’nin üstüne çökmeye çalıştıklarını söylüyor, dönemin Başbakanı ve bakanlarını tutuklamaktan bahsediyor, meclisi feshetme, hükümeti devirme, milli mutabakat hükümeti kurma planları kayıtlarda yankılanıyordu. Belediye başkanlarını tutuklayacaklarını korkusuzca dile getiriyorlardı. İnsanları tutuklayacak, stadyumlara koyacaklardı. İşte bu darbe planını 2010 yılında haber yaptı. Sonrasını biliyorsunuz, bavulla gelen belgeler, savcılığın bu belgeleri istemesi ve yaşananlar.
Bu skandal konuşmaları yapanlar, önce ceza aldılar sonra beraat ettiler. İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, İdris Güllüce gibi isimlerin açık açık tutuklanacağının beyan edildiği bu konuşmaları akladı. Mahkemenin beraat gerekçesi ise ilginçti; “Bu konuşmaları yapmak hoş olmamıştır…”
AK Parti hükümetinin Çetin Doğan ve arkadaşları tarafından yıkılıp, yerine Milli Mutabakat Hükümeti kurulması konuşması da yine aynı gerekçeyle aklandı: “Bu konuşmaları yapmak hoş olmamıştır…”
Darbe hazırlığı yapanlar aklandı. O ise, 1 Mart 2015’te tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi kamuoyunda söylendiği gibi “kumpas” falan değildi. Devletin Gizli Belgelerini Temin, İfşa, “Yok etme” iftirasıyla tutuklandı.
Kamuoyuna, “Balyoz kumpası” dediler. Bu nedenle tutuklandığı algısı yapmaya çalıştılar. Ancak iddianamede tek bir kumpas iddiası yoktu. “Devletin Gizli Belgesini temin etmek ve yok etmek” iddiasıyla tutuklanmıştı oysa.
O içerdeydi ancak 2015 yılı sonrası bakın siyasiler nasıl açıklama yapmışlardı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Balyoz darbeydi” dedi.
22 Ocak 2010 Ak Parti İl Başkanları Toplantısında Başbakan Erdoğan Balyoz darbe planını 2003 yılında bildiklerini açıkladı; “İşte bugünlerde gündeme getirenler. Siz zannediyor musunuz ki biz bunları hiç duymuyorduk. Hayır bunlar duyuluyordu ama biz hiçbir zaman gerilimin tarafı olmadık. Biz işimize baktık. Ama ne yazık ki onlar da işine baktı. Üzüldüğümüz yan bu. Bu kirli senaryolara, kirli oyunlara, kirli ilişkilere, hukuk dışı girişimlere karşı boynumuzu hiçbir zaman bükmedik.”
Erdoğan, 27 EYLÜL 2012 tarihinde NTV ve Star TV ortak yayınına çıktı. Ve Balyoz darbesinin ses kayıtlarını dinleyince şok olduğunu açıkladı: “Şimdi CD’leri, konuşmaları dinliyorum şok oluyorum. YAŞ toplantılarında beraber olduğumuz bir arkadaş, yolculuklarımızın olduğu bir arkadaş. Ben bunu CD’den dinledim. Sesinden dinleyince, inanın o CD’yi dinlemesem inanmayacağım ama CD’yi dinleyince şoklara giriyorum. Nasıl olur bu diyorum. Nasıl böyle bir şey oluyor diyorum. İlk defa bir sivil mahkemede böyle bir sürecin olması aslında Türk demokrasisi adına çok önemli.”
Yetmedi 2015 yılında dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım da benzer cümleler kurdular. Balyoz’un darbe planı olduğunu açık açık söylediler.
2015 Mayıs ayında MHP Genel Başkan Yardımcı Celal Adan, Balyozun darbe planı olduğunu söyledi. Adan’ın bu sözleri bir gün sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye basın toplantısında soruldu. Sayın Bahçeli, Celal Adan’a katıldığını, Balyozun darbe olduğunu belirtti.
5 Temmuz 2017 yılında dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Habertürk programında Türkiye’nin Nabzı programına katılmış, “Balyoz Darbedir. Kimse darbe yok demesin” demişti.
AKP 24. Dönem Milletvekili İdris Şahin ise 17 Temmuz 2016’da CNN Türk televizyonunda katıldığı bir programda açıklama yapmıştı. “Balyoz davasında yatan, daha sonra hapisten çıkan iki paşa bana ‘Balyoz darbedir’ diye itirafta bulunmuşlardı.”
CHP hariç, meclisteki tüm partiler darbe olduğunda ittifak etmişler bunu da söylemleriyle kamuoyuna açıklamışlardı. Genelkurmay eski İstihbarat Dairesi Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin de 2016 yılı Haziran ayında Çetin Doğan’ı suçlamış ve o dönem kirli işler olduğunu, seminer konuşmalarını dinlediğini ve bunun da suç olduğunu söylemişti. Çetin Doğan’ı kastederek sözlerini şöyle sürdürmüştü: “Suçluyorum hala suçluyorum. Kabahati var çünkü. Olayların bu noktaya gelmesinde kabahati var. Bazı şeyleri konuşmak istemiyorum. Bütün birlikleri dolaştım. O zamanki komutanların yanlış davranışları bu noktaya getirdi… Düşüncem hiç değişmedi. İstihbarat Başkanıyken plan seminerindeki konuşmaları kaç kez dinledim. Bazıları evet suçtur. Bir askerin seminerde veya başka bir yerde siyaset konuşması suç değil mi?”
Toplumun büyük bir çoğunluğu seminerde darbe konuşmaları yaptığında hem fikirdi.
Balyoz’a beraat kararı veren mahkemeye bir itiraz da Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığından geldi. Savcı Mehmet Aydın, 2015 yılı Haziran ayında 7 kişinin beraat etmesine itiraz etti. Bu kişilerin konuşmalarının açık olduğunu, “konuşmalar hoş olmamıştır” denilerek beraat edemeyeceklerini, hükümeti yıkmaya teşebbüsten cezalarının bozulmasını istedi. Savcının itirazı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gitti. Başsavcılık ta benzer şekilde bu 7 kişinin cezalandırılmasını istedi. Yargıtay ise dosyayı 4 yıldır incelemiyor ve bekletiyor.
Bu bloğu açma nedenimiz başta Balyoz yargılaması olmak üzere abim hakkındaki diğer davalarla ilgili gerçekleri kamuoyuna aktarmak. Yetkili kurum ve kişileri bilgilendirmek. Balyoz davasıyla başlayacağız, ardından da abimin yargılandığı diğer davalardaki hukuk dışı uygulamaları, davadaki skandalları yazacağız. Abimin savunmalarını, savunmada ortaya koyduğu skandalları okuyacaksınız. Savunmalarının özetini paylaşacağız.
2 Mart 2015'ten beri tutuklu olan ve kendi “arkadaşlarının” bile yalnız bıraktığı abime, bir ses, bir soluk olmak niyetimiz. Onun mahkemelerde yaptığı savunmalardan bölümleri sizlerle paylaşacağız.
Bu site, Gazeteci Mehmet Baransu’nun yargılandığı davalardaki hukuk skandallarını kamuoyuna duyurmak için hazırlandı. İddianamede olmayan suçlamalarla nasıl “tutukluluğuna devam kararı” verildiğini, hukuk cinayetlerini okuyacaksınız burada. Tutuklandığı davada, 30’a yakın hakim değişmesine rağmen, tüm hakimlerin neden suçlandığını bile iddianameden okumadan, bambaşka ve olmayan gerekçelerle, tutukluluğuna devam kararı verdiğini göreceksiniz.
Oda TV’de yayımlanan iki yalan haberin tutuklanmasına nasıl gerekçe yapıldığını göreceksiniz. Tek delilin bu haberler olduğunu göreceksiniz. Avukat Hüseyin Ersöz’ün, abimin Askeri Savcılığa verdiği ifadenin tarihini karıştırıp, kurduğu komplonun, kurgunun, araştırılmadan, incelenmeden nasıl tutuklamaya gerekçe yapıldığını, hukuk tarihine geçecek skandalı okuyacaksınız.
Abimin polis ifadesinde tarihleri karıştırıyorsunuz uyarısıyla, skandala imza attıklarını anlayan polis ve savcının evrakları nasıl elle değiştirmeye çalıştıklarının belgelerini göreceksiniz.
Bu skandalı gizlemek için polislerin abimi zorla ifadeden dışarı çıkarttıklarını, sorguya nasıl apar topar ara verip, soruları değiştirdiklerini, ardından da evrakta sahtecilik yaptıklarını okuyacaksınız.
Hüseyin Ersöz’ün, Oda TV’de yaptırdığı yalan haberde, “Mehmet Baransu, askeri savcılık ifadesinde orijinal belgeleri imha ettim diyor” iftirasını göreceksiniz. Bir sayfalık askeri savcılık ifadesinde böyle bir cümle olmamasına rağmen, savcı ve polislerin Ersöz’e inanıp, ifadeyi bile okumadıklarını, abimi bu nedenle tutukladıklarının belgelerini okuyacaksınız.
Askeri savcılık ifadesinde “orijinal belgeleri imha ettim” şeklinde bir cümle olmadığını, tüm orijinal belgelerin savcılığa verildiğini, buna rağmen orijinal belgeleri imha etti yalanı üzerine abimin tutuklandığının belgesini göreceksiniz.
ABİMİN EVİNDEKİ CD OYUNU. BİR POLİSİN UYARISI ÜZERİNE ABİMİN CD OYUNUNU BOZMASI. OYUN BOZULUNCA ESKİ EŞİNİN KÖMÜRLÜĞÜNDE ÜZERİNDE AYNI YAZILARIN OLDUĞU İKİNCİ CD’Yİ BULDUK DEMELERİ.
Abimin evinde polislerin, üzerinde “Balyoz Ekler 2” yazan CD’yi nasıl bulduklarının görüntüsünü izleyeceksiniz. CD olayının perde arkasını görüntüler eşliğinde göreceksiniz. Bu CD’nin imajı alınmamışken, Vatan Emniyete gitmemişken, incelenmemişken polis ve savcının içinde neler olduğunu bildiklerini, bunu da Polis Fezlekesine yazdıklarını göreceksiniz. Bu kumpasın mahkemede ortaya çıkmasına rağmen, savcı ve polisler hakkında soruşturma bile açılmadığını, mahkemenin bu kumpasçıları koruduklarını okuyacaksınız.
Abimin evine konan bu CD’yle ilgili, evdeki bir polisin abimi nasıl uyardığını, vatan emniyete gittiklerinde ise başka bir polisin abime anlattıklarını okuyacaksınız. Polislerin abimi üstü kapalı uyarması üzerine, abimin olayı anlayıp, CD kumpasının nasıl çökerttiğinin hikayesini okuyacaksınız.
Abimin CD komplosunu boşa çıkarması üzerine aynı gün, eski eşinin kömürlüğünde, ihbar süsü verilerek, nasıl CD “bulunduğunun” hikayesini okuyacaksınız. Ve tesadüfe bakın ki o CD üstünde de tıpkı abimin evinde bulunduğu iddia edilen CD üzerinde yazılan yazı varmış; “Balyoz Ekler 2.” Kömürlükte 10 çuval belge bulunmasına rağmen tek suç unsurunun bu CD olduğunu okuyacaksınız.
Kömürlüğe ihbarı yapan kişiyi savcı ve polisin niçin ve nasıl koruyup, gizlediğini, ifadesini bile almadığını göreceksiniz. Abimin mahkemede ihbarı yapan kişinin kimliğini belgesiyle nasıl ortaya çıkardığını göreceksiniz.
FETHULLAH GÜLEN KASETİNİN ÜZERİNE KAYIT YAPIP ABİMİ SUÇLAMIŞLAR. KASETTE OLMAYAN İFADELER İDDİANAMEYE YAZMIŞLAR
Abimin evinde, Fethullah Gülen kasetinin nasıl bulunduğunu görüntülü olarak göreceksiniz. Kaset çantasını kameraya çekmek isteyen bir polise amirinin, “hayır çekmeyeceksin, yukarıda çekeriz” diyerek, kaset çantasını alıp, evden nasıl çıktığını, o kaset çantasının iki saat sonra eve geri geldiğini göreceksiniz.
İddianamede ve polis raporlarında, “Mehmet Baransu’nun parafladığı kaset” denmesine rağmen, abimin o kasete hiç paraf atmadığını okuyacaksınız. Abimin evinde çıkan tek suç unsurunun bu kaset olduğunu iddianameden göreceksiniz. İddianamede, Fethullah Gülen’in kasette, “medyada güç ve mevki sahibi olun” dediği, abimin de Fetö’nün “medyadaki kişilerinden OLABİLECEĞİ”, delilin de bu kaset ve cümleler olduğu iddiasını okuyacaksınız.
Bir skandala daha tanıklık edeceksiniz. Bu kasetin çözümün dava dosyasında olduğunu ve kasette Fethullah Gülen’in böyle cümlesinin olmadığını göreceksiniz. Savcı Gökalp Kökçü ve ekibinin, polislerin kasette olmayan cümleleri iddianameye yazıp, nasıl iftira atıp, suç isnat ettiklerine tanıklık edeceksiniz.
Kürsüde leblebi yiyen hakimden, sakız çiğneyen savcıya, suçluları korumaya çalışan hakimden, dosyadaki delili bile bilmeyen ve delili mahkemeye getiremezsin diyen hakimin kim olduğunu, bir dizi skandala tanıklık edeceksiniz.
“Devletin Gizli Belgesini Yok Etme” suçlamasıyla abim tutuklanmasına rağmen, tüm orijinal belgelerin CD’lerde olduğunu, yok edilen tek bir belgenin olmadığını göreceksiniz. Egemen Harekat Planı denen bu GİZLİ planın abimin savcılığa teslim ettiği hangi CD’ler içinde olduğunu göreceksiniz. BU CD’leri kimlerin hazırladığının belgelerini okuyacaksınız.
Bilirkişi raporlarında bu CD’lere tek bir nokta, virgül eklemenin mümkün olmadığı ya da çıkarmanın mümkün olmadığını okuyacaksınız. Buna rağmen abime, Devletin GİZLİ Belgesini Yok Etme suçlamasını yapılıp, tutuklandığını, savcının Balyoz davasında alınan bilirkişi raporlarını bile okumadan iddianame hazırladığını göreceksiniz. CD’den belge imha etmek ve CD’ye belge eklemek imkansızken, Hüseyin Ersöz’ün tarihleri karıştırıp ortaya attığı bu yalanı savcı ve polislerin araştırıp incelemeden iddianame hazırladıklarını, skandal ortaya çıkmasın diye de abimin 4 yıl 9 aydır tutuklu olduğunu göreceksiniz.
Sadece tutuklu olduğu bir davada yüzlerce hukuk skandalına tanıklık edeceksiniz bu blokta.
Abimin, suçlanmadığı, iddianamede olmayan maddelerden 4 yıl 9 aydır tutuklu olduğunu, “tutukluğa devam kararlarında” suçlanmadığı maddelerden tutuklamaya devam kararı verildiğini göreceksiniz. Bu skandala ses çıkarmayan, “tutuklama, tutukluluk devam kararları hukukidir” diyen Anayasa Mahkemesi kararını okuyacaksınız. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN, tutuklama hukukidir diye bu cinayete nasıl ortak olduğuna şahitlik edeceksiniz.
Abimin yargılandığı tüm davalarla ilgili kamuoyunu bilgilendirmek üzere karşınızdayız. Kamuoyunda “Balyoz” olarak bilinen davayla başlıyoruz. İşimiz çok zor biliyoruz. Çünkü; abim hakkında 100’ün üzerinde dava açıldı ve bu davalarla tek başına içerde mücadele ediyor. Savunmalarını elle kısaltıp bize gönderiyor. Biz de savunmalarından kesitlerle, hukuksuzlukları sizlere duyuracağız.
Bu siteyi, 2 Mart 2015'ten beri içerde tutulan, hücrede yalnız başına kalan kendisine yapılan haksızlıklara inat, ayakta dimdik duran, durmaya çalışan, gerçeklerin bir gün ortaya çıkacağına inanan abimin, kamuoyuna sesi ve soluğu olmak için kurduk. Abimin halka açık yargılamalarda yaptığı mahkemelerdeki savunmalardan kısa bölümleri sizlerle paylaşacağız. Mahkeme koridorlarında kalmaması, sesimizin tüm dünya tarafından duyulması için bir çaba bizimkisi.
Balyoz davasıyla başlıyoruz. Bu sitede abimin savunmalarından oluşan kesitler olacak. Savunmasında kullandığı dava dosyası içindeki belgeleri göreceksiniz. Bölüm bölüm okuyacaksınız. Küçük bir hatırlatma, 1 ve 7’inci bölümler, ilk yedi bölüm konu bütünlüğü açısından bir biriyle bağlantılı. Bu yedi bölümü sırayla okumanızı istiyoruz. Savunması uzun olduğu için bu bölümü 7 bölüme ayırdı abim. Davadaki hukuksuzlukları gördükçe, sizlerin de şaşıracağınızı düşünüyoruz.
Bu ülkeyi yönetenler başta olmak üzere, parti temsilcilerine, gazetecilere ve aydınlara bu sitedeki haberleri sık sık paylaşacağız. Hukukçulara mail yoluyla, sosyal medya üzerinden göndereceğiz. Abimin tek isteği bu. Sadece okumanızı istiyor. Kendisi hakkında haber yapma, haksızlığını dile getirme gibi bir isteği yok. Sadece okumanızı ve yorum yaparken, bu bilgileri, hukuksuzlukları da görmenizi istiyor.
Bir süre sizleri sosyal medyadan, mail yoluyla rahatsız edeceğimiz için özür diliyoruz.
Saygılarımızla…
Baransu ailesi adına…
AHMET BARANSU
8 Aralık 2019