BİLİRKİŞİ RAPORLARI: İMHA EDİLEN, YOK EDİLEN BELGE YOK. TÜM BELGELER CD’LERDE VE SAVCILIKTA.

Olay 7

BİLİRKİŞİ RAPORLARI: ORJİNAL BELGELER İMHA EDİLMEMİŞ, CD’LERDE. 

CD’LERDE, BELGE İMHA ETMEK, YOK ETMEK EKLEME YAPMAK, BELGE ÇIKARMAK, YOK ETMEK İMKANSIZ. 

GERÇEK BU KADAR ORTADAYKEN NASIL OLUR DA CD İÇİNDEKİ BİLGİLERİ YOK ETME İFTİRASIYLA TUTUKLANIRIM? İDDİANAMEDE BUNLARI NASIL YAZAR SAVCI? 

“Devletin GİZLİ belgesini yok ettiğim” yalanıyla başlayıp, “orjinal belgeleri imha ettiğim” yalanıyla devam eden, ayların karıştırılıp üzerine komplo kurulduğu ve 4 yıl 9 aydır bu yalan üzerine tutuklu bulunduğum bu iddiaların yalan olduğuyla ilgili sizlere başka belgeler göstereyim. 

Mahkemede bunları heyete sundum. Üstelik bu belgeler dava dosyamız içinde var ancak buna rağmen, “ayları karıştırıp, attıkları yalan ve iftira ortaya çıkmasın” diye aynı yalanlarla tutukluluğuma devam kararı veriyorlar.

“Orjinal belge imha etti”, Gizli belge imha etti”, Egemen Harekat Planını imha etti” “Savcıdan belge gizledi, gizli belgeleri imha etti” yalanlarının nasıl ortaya çıktığını sizlere anlattım. Ocak-Şubat aylarının karıştırılıp, bu komployu kurduklarını belgeleriyle, dava dosyamdan anlattım. 

Şimdi de sizlere İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yani, Balyoz sanıklarını BERAAT ettiren mahkemenin gerekçeli kararındaki bazı önemli noktaları belirtip, bu iddiaların nasıl yalan olduğunu anlatacağım. Bu gerekçeli karar dava dosyamızda mevcut. 

İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2014/188 Esas 2015/143 Karar sayısıyla Balyoz’dan yargılanan isimlerin beraatine hükmetti. Mahkeme bu kararı benim soruşturma dosyama da göndermiş. 

Bilenler hatırlayacaklardır. 2015 ya da 2016 yılında, tutuklu olduğum cezaevinden  bu gerekçeli kararla ilgili bir yazı dizisi hazırlamıştım. “Başbakan Erdoğan’ı, Abdullah Gül’ü, Tuzla BELEDİYE Başkanı İdris Güllüce gibi isimlerin tutuklanmasının konuşulduğu Balyoz’da, mahkeme bu ses kayıtlarına rağmen sanıkların beraatine hükmetmişti. Ben de bu konuşmaları nasıl suç unsuru olarak görmedi diye kararı incelemiştim. 

Gerekçeli kararı o güne kadar hiçbir gazeteci incelememiş ve Balyoz kumpas dendi, beraat verildi” diye kamuoyuna pazarlamaya çalışmışlardı. Gerekçeli kararda gördük ki mahkeme “bu konuşmaların yapılması hoş olmamıştır” diyerek beraat vermiş. Sıkıyönetim ilan etmek, milli mutabakat hükümeti kurmak, bu konuşmaların yapılması hoş olmamıştır” diye beraat vermiş. Başbakan Erdoğan’ın tutuklanmasından hükümet kastedilmemiştir diye 1968 yılındaki bir Yargıtay kararına sığınılarak beraat verilmiş. 

AYM bozduktan sonra Balyoz davasında sanıklar iki ayrı davada yargılandılar. Her iki dava da İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bir davanın Esas Numarası 2014/188 Esas’tı. Bu davanın karar numarası ise 2015/143’tü. 

Diğer dava 2014/181 esas, 2015/145 Karar numarasıyla sona erdi. Gerekçeli kararları yazıldı. 

Ben yazı dizimde skandalları yazınca, yazı dizimden sonra gerekçeli kararı yazılan davada, mahkeme yukarıdaki skandal cümleleri ikinci davasında çıkarmış. Her iki kararın gerekçeli kararı da aslında cümle cümle aynı. Tek fark, “hoş olmamıştır” gibi cümleleri ikinci kararlarında çoğu yerde çıkarmışlar. Bir de lehime olan cümleleri ikinci davada çıkarmışlar. “Balyoz davasında karar, hüküm Mehmet Baransu’nun getirdiği belgelerle KURULMADI, Gölcük’teki belgelerle kuruldu” cümlesi, beş altı kez tekrarlanırken, ikinci davadaki gerekçeli kararda bu cümleyi çıkarmışlar. Bir yerde çıkarmayı unutmuşlar. İkinci kararda bir yerde bu unutulmuş. Diğer tüm sayfalar, kelime kelime aynı.

Dört yıl önceki o yazı dizime tekrar dönmeyeceğim. Sadece bu skandala değinmek için bahsettim. 

İşte bu kararda, benim Devletin GİZLİ Belgesini imha etmediğimin, orjinal belgelerin CD içinde olduğunun belgesi, yüzlerce yerde var. CD içindeki belgeleri, Egemen Harekat planını kimlerin CD’ye yazdığı, CD’lere ekleme, çıkarma yapılamayacağı, CD’lerden  Egemen Harekat Planıyla ilgili çıktı bile alınmadığıyla ilgili yüzlerce belge ve ifade var. Bilirkişi raporları var. Üstelik de Balyoz sanıklarına beraat kararı veren son mahkemenin aldırdığı bilirkişi raporları bunu söylüyor. 

Beni tutukladıkları iddialarının yalan olduğunu göstermem için, 800 sayfadan daha fazla olan bu Gerekçeli kararı mümkün olduğunca kısa tutarak sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu bölüm, yaklaşık 20 sayfa tutabilir, uzunluğu için affınıza ve anlayışınıza sığınıyorum. 

Beni niçin tutukladıklarını ayrıntılı olarak önceki bölümlerde anlattım: “Baransu, Devletin Gizli kalması gereken belgelerini imha etti, yok etti, askeri savcılıktan belgeleri saklayıp imha” diye yalan haberler yaptırıp, delil diye bunlarla beni tutukladılar. 

Bakın o yok edildi, savcıdan saklandı denen Egemen Harekat Planı aslında CD’lerin içindeymiş ve o CD’lere de müdahale etme imkanı yokmuş. Yani o CD’lerden tek sayfa imha etmek, yok etmek, bırakın yok etmeyi, tek bir nokta bile eklemek mümkün değilmiş. Bunu da ben değil, Balyoz’da alınan 14 ayrı bilirkişi raporları, üstelik de sanıkların aldırdığı bilirkişi raporları dahil söylüyormuş. Beraat kararı veren mahkemenin aldırdığı son bilirkişi raporu da 2014-2015 yılında alınan rapor da söylüyormuş. İmha etme, yok etme, savcıdan gizleme, orjinal belgeleri yok edip, kopyaları savcıya verme iddiaları, tutuklanmama neden olan bu iddialar da yalanmış. Gerekçeli karar ve alınan tüm bilirkişi raporları bunu diyor. 

Daha iyi anlayabilmek için, ilk baştan anlatmaya başlayayım…

Çetin Doğan, 2003 yılında seminer görünümü adı altında, hükümeti yıkmaya, bakanlıkları ele geçirmeye, İstanbul’un üzerine çökmeye, insanları tutuklayıp stadyumlarda toplama planı yaparken, bunu Egemen Harekat Planını görüşeceklermiş kılıfının içine sokuşturmuş. 

Tüm birliklere buna göre hazırlık yapılması emredilmiş. Sıkıyönetim, Milli Mutabakat Hükümeti Kurma, Kamu görevlerini tamamen devralma planları. Çetin Doğan emir verince, her birlik bazı planlar hazırlamış. Bu planlar daha sonra 1. Orduya getirilmiş. Burada sivil memurlara verilmiş bu planlar ve onlar da bunları birleştirilip, CD içine aktarmışlar. 

Bunu nereden biliyoruz? O dönem birinci orduda çalışan askerler ve sivil çalışanlar balyoz soruşturması kapsamında ifade vermişler ve ifadelerinde belirtmişler. Balyoza beraat kararı veren mahkemenin Gerekçeli Kararında da bunlara özetle yer verilmiş. 

Gerekçeli kararda ve mahkeme ifadelerinde 1. Ordu Komutanlığı kozmik büro olarak adlandırılan büroda çalışanların tüm ifadeleri var. Hepsi bu durumu açıkça belirtiyorlar. 

Dava dosyamızda çok gündeme gelmedi ancak, Egemen Harekat Planı’nın bazı bölümlerinin CD’lerde eksik olduğu söyleniyor. Bu eksiklikten dolayı önce beni suçlamaya kalktılar. Ben de kendilerine, “CD’yi hazırlayanlar belli, çağırın onları CD’ye niçin eksik kaydetmişler, onlar size hesabını versinler” deyince bu iddiadan vazgeçtiler. Zaten CD’leri hazırlayanların ifadesinde de “bize ne getirdilerse kaydettik, Egemen Harekat Planının bazı kısımları ise değiştirilip bize gelmişti, bunları kaydettik” diyorlar açık açık. 

Dosyayı bile okumadıkları için savcı ve polisler önce beni bununla da suçlamaya kalktılar ancak ortadaki aleni bu durumdan dolayı bundan vazgeçtiler.  İlk Anayasa Mahkemesi Müracaatımda, bu suçlama var ancak, iddianamede bu akıl tutulması durumdan vazgeçtiler. 

Seminer sonrası da seminerde gösterilen tüm CD’ler toplanmış ve o dönem 1. Orduda çalışan iki kadın sivil memura verilmiş ve onlar da bu CD’leri birleştirip, odaya koymuşlar. Kozmik denen oda da kilitli falan da değilmiş. İsteyenin girdiği bir odaymış. 

Gerekçeli kararın 524’üncü sayfasında Gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen deliller başlığıyla, emanet klasöründe olan belgeler anlatılmış. Devamında da teslim ettiğim 19 CD içerisindeki dijital belgeler anlatılmış. 535’inci sayfada. 

Yargılandığım dava dosyasında da bu belgeler 13 ve 14’üncü ekte. Gerekçeli karar burada. 

Bakın yok ettiğimi iddia ettikleri “EGEMEN Harekat planı” hangi CD’lerde çıkmış ve bu CD’leri kim hazırlamış? Bu CD’lerden de tek bir çıktı alınmamış. Yani Egemen Harekat Planının çıktısını aldı Baransu sonra imha etti diye bir durum da yok. 

Çünkü askeri savcı bana, Gazetede yayımladığınız belgeleri ne yaptığımızı sormuştu ben de kendisine tüm belgelerin üzerinde GİZLİ damgası var. Yayınladığımız belgeleri yırtar atarız demiştim. Bu ifademden de Egemen Harekat Planını çıkartamıyorlar çünkü ne Taraf gazetesinde ne de kitabım da Egemen Harekat Planı denen plandan belge yayınlamamışız. Çıktı da alınmadığına göre, imha edilen bir şey yok zaten. 

Devam edeyim… 

Bakın ne diyor gerekçeli kararda. Sayfa 535. Tüm CD’lerin içinde neler olduğu ayrıntılı yazılmış. Bizim için önemli olan Egemen Harekat Planı. Bu planın bir diğer ismi ise Ertuğrul Harekat Planıymış. İkisi aynı plan. Karışıklık olmasın. Bazen Egemen yazıyorlar, bazen Ertuğrul yazıyorlar. İki plan da aynıymış. Dava dosyasından bunu anlıyoruz zaten. İddianamede, dava dosyasında, Gerekçeli kararda yazarken zaten şöyle yazıyorlar; “Egemen (Ertuğrul) Harekat Planı. 

Ertuğrul Yani Egemen Harekat planı 4 nolu CD içindeymiş. Birazdan bu CD’nin kim tarafından hazırlandığını, sahte olmadığını da anlatacağım.

Gerekçeli karar 536’ıncı sayfada bakın ne diyor.


Dış tehdide ilişkin dediği cümleden, Egemen olduğunu anlıyoruz. 13 nolu CD’deymiş. 

15 nolu CD’de de sıkıyönetim adı altında darbe planının yanında Yunanistan’a yönelik harekat tarzı diye bir yazı varmış (Gerekçeli kararın aynı sayfasında). Emanet Klasörü 42’deymiş. Yani Gizli belge olduğu için, davada sanıklara, avukatlara verilmemiş bu belgeler, emanete konmuşlar.  

Bir de 19 numaralı CD içerisinde Egemen Harekat planı varmış. 

Dava dosyasından anladığımız şu. Teslim ettiğim 19 CD’den dört CD içinde Egemen Harekat Planı varmış. 4, 13, 15 ve 19 numaralı CD’ler içerisinde bunlar varmış. 15 nolu CD’de ise Egemen Harekat Planı değil ancak Yunanistan harekat tarzı varmış. Egemen varmış gibi kabul ettim bunu da. Olup olmadığını bilmememe rağmen. 

Teslim ettiğim 19 CD içinde neler olduğu, Balyoz davası gerekçeli kararında yüzlerce sayfada anlatılmış. Tek tek tüm sayfaları okudum ve Egemen Harekat Planı nerelerdeymiş işaretledim. 

Bu arada Egemen Harekat Planı’nın ne olduğunu da bilmiyoruz. Dava dosyasından ve yapılan yargılamadan anladığımız Yunanistan’la yapılacak bir savaşın provasıymış. Bavuldaki belgeleri savcıya teslim etmeme rağmen, Egemen Harekat Planının ne olduğunu bilmiyorum. Çünkü biz darbe planlarını haber yaptık. Ne savaş planı yayımladık ne de böyle planlar gördük. 

Devam edeyim. 

Peki bu CD’leri kimler hazırlamış? Mehmet Baransu mu hazırlamış yoksa başkaları mı? Hazırlayanı belli mi bu CD’leri? Gerekçeli Karardan, dava dosyasından bir de ona bakalım. 

Balyoz yargılamasını yapan ve beraat kararını veren mahkemenin Gerekçeli Kararının 578’inci sayasında anlatılıyor. Devamındaki sayfalarda da bahsediliyor. 579’uncu sayfada  şu yazıyor; 

Melet Üçtepe kim? 

Bu plan yapılırken, o büroda çalışan sivil memur. CD’lerin bazılarının üzerinde el yazısıyla yazılmış yazılar vardı. 5 CD üzerindeki yazı ona aitmiş. Bazı CD’lerde ise el yazısı değil, yapıştırılmış yazı varmış. Onların da kendisi tarafından hazırlandığını ifadesinde söylemiş. 

Yargılandığım dava dosyasının eklerinde bu Gerekçeli Karar var. TANIKLARIN Beyanları diye 641’inci sayfada tanık beyanlarına kısaca yer verilmiş. 

Tanık Sevilay Erkani Bulut isminde ikinci bir kadın ifade vermiş. Bu kişi de Melek Üçtepe ile beraber çalışan ikinci kişi. Büroda çalışan sivil memur. Bu kişiye de CD’ler gösterilmiş. Bu kadın da hangi CD’yi kendisinin, hangisini Melek hanımın hazırladığını anlatmış. Askeri savcıya ifade vermiş. İfadesi 642, 643, 644 ve devamındaki sayfalarda mevcut. 

Bu kadın ifadesinde özetle şunu diyor; Bize seminer öncesi askerler CD getirdiler. Biz bunları seminer için hazırladık. Seminer sonrası tüm konuşmaları, sunum yapılan CD’leri tek tek birleştirdik. Kozmik odaya koyduk. Seminerde ses kaydı alınmıştı bu kasetleri de o odaya koyduk. Sinegoglar ve kiliseler dosyasını hatırladım.  Bir çok harekat planı hazırladık. Sonra tüm birliklerin ismini söyleyip, Jandarma, Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetlerinden getirilen CD’leri de bir klasörde toplayıp CD yaptık, diyor.

Sonra şunu diyor; 3 numaralı CD’yi tüm klasörleri biz yaptık. Daha sonra bunları CD’ye aktardık diyor. Daha sonraki çalışmalarımızda bunu kullanmak üzere yaptık diyor. Bunları daha sonra da kullandık diyor. 

Aynı kişi, İstanbul Cumhuriyet Savcılığına da ifade veriyor. Çok gizli belgeler dahil tüm yazışmaları benim çalıştığım büro yapıyordu, bilgisayarlara kaydediyorduk diyor. 

Kendisine ifadede, Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait üzerinde GİZLİ damgası vurulan belgeler gösteriliyor. Bunları biz hazırlıyorduk diyor. Plan subayı bunları hazırlar biz de yazışma usul ve kurallarına göre yazıyı hazırlardık diyor. 

SİVİL MEMUR “EGEMEN HAREKAT PLANINDA BAZI DEĞİŞİKLİKLER YAPTIK” DİYOR. DEĞİŞİKLİĞİ KENDİLERİ YAPMIŞLAR, PLANIN BAZI BÖLÜMLERİ EKSİK, DEĞİŞTİRİLMİŞ  DİYE BENİ SUÇLADILAR. 

Aynı kişi ifadesinde bir başka şey daha söylüyor. Egemen Harekat Planı’nda bazı değişiklikler yapıldığını, kendilerinin yaptıklarını söylüyor. Ordunun Egemen Planı değiştirildi ve bize yeni plan gönderildi ve biz de bunu şubede bulunan bilgisayara yükledik diyor. Beraat kararı veren mahkemenin gerekçeli kararının 644’üncü sayfasında bunları anlatıyor. 

İşe bu değiştirilen plandan da beni suçladılar. Bu ifadeyi gösterince, bu iddiadan vazgeçtiler. 

Sevilay Erkani Bulut adlı kadın başka bir şey daha anlatıyor. Gözaltına alınacaklar listesi, el konulacak kurumlar listesi kendisine gösteriliyor. Bulut, bu belgeyi kendisinin hazırladığını söylüyor. Bu belgeye de sahte diyorlar. 


Sevilay Erkani Bulut, savcılığa bir de şüpheli olarak ek ifade vermiş. Bu ifadenin bir bölümü de beraat kararı veren mahkemenin gerekçeli kararında var. Kendisine CD gösteriliyor ve 15 numaralı CD’yi ben hazırladım, üzerindeki Sevilay Pl. Sem. 2003 yazısı bana aittir diyor. Bu CD’ye de sahte demişlerdi. Egemen Harekat Planıyla ilgili bazı belgeler de bu CD içindeymiş. 

Gerekçeli kararda 647’nci sayfada tekrar Melek Üçtepe adlı kadının ifadesine yer verilmiş. Bu kişinin ifadesi de çok önemli. Melek Üçtepe de, Egemen Harekat Planı içindeki 6 planı değiştirdiklerini, başka plan yaptıklarını ve kaydettiklerini söylüyor. 

İşte bu değiştirilen 6 plandan da ben suçlanmıştım. Beni sorumlu tuttular. AYM ilk müracaatımda bundan suçlandığımı mahkemeye bakanlık bildirdi. Sonra ben bu ifadeleri gösterince, iddianameye koymadılar bu suçlamayı ve vazgeçtiler bu suçlamadan. 

KOZMİK ODA’YA ERLER BİLE GİRİYORMUŞ

Üçtepe ifadesinde, devletin savaş planlarının, çok önemli GİZLİ belgelerinin tutulduğu bu odaya yaka kartıyla girildiğini, ancak desinatörcü olarak görev yapan askerlerin de plan odasında bulunduğunu söylüyor. Gerekçeli karar 647’nci sayfada bu bölüm. Çaycı erler bile bu odaya giriyormuş. 

Melek Üçtepe, seminere Deniz, Hava ve Jandarma Komutanlıklarının da katıldığını ve onların getirdiği dosyaları da CD’lere aktardıklarını, odaya koyduklarını söylüyor. Gerekçeli karar 648’inci sayfada. 


Melek Üçtepe’nin, 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığınca ifadesi alınıyor. Ve şunu söylüyor; “Üzerinde 82 numarası bulunan CD geçen seneye kadar buradaydı. Bunları kullandık. 2009 yılındaki icra edilen seminerden önce bu CD’yi kullandık. Net olarak hatırlıyorum. Bu CD’leri 2009 yılına kadar kullandık.”  

Buradan da bu evrakların 2009 yılı içinde çalındığı anlaşılıyor. Bu evrakların bir kısmı da 2003 yılında çalınmış. Ses kasetleri 2003 yılında çalınıp, dönemin Başbakanları Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’a verilmiş. Bu iddianın sahibi ise dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman. Yalman, kasetlerin çalınıp Başbakana verildiğinden, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök sayesinde haber olmuş ve darbe toplantısı sonrası, 10 gün sonra Çetin Doğan’ı aramış. Yaptığını beğendin mi ses kasetleri Başbakana gitti demiş. Bunları ayrıntılı olarak 2015 yılında piyasaya çıkan kitabında anlattı. 

SİVİL MEMUR: CD’LERİ BEN HAZIRLADIM. EGEMEN HAREKAT PLANINI CD’YE KENDİSİ KOPYALAYIP, KOYMUŞ

Melek Üçtepe 1. Ordu komutanlığında 3 Mart 2010 tarihinde verdiği ifadesinde CD’leri kimin hazırladığını da tek tek anlatıyor. Balyoza beraat veren mahkemenin gerekçeli kararında 650’nci sayfada ifadesinin ilgili bölümü var.


TUTUKLANMAMA NEDEN OLAN ODA TV’NİN HABERİ, HÜSEYİN ERSÖZ’ÜN AÇIKLAMALARI, “ORJİNAL BELGE İMHA ETTİ, KOPYA CD TESLİM ETTİ, SAVCIDAN BELGE SAKLAYIP, İMHA ETTİ” YALANI İŞTE BU İFADEYLE ÇÖKÜYOR.

Üçtepe’nin ifadesinde de görüldüğü gibi Egemen Harekat Planı’nın içinde olduğu CD’leri kendisi hazırlamış. Bu ifade tutuklanmama neden olan ODA TV’nin haberinin de yalan olduğunu ortaya koyuyor. Avukat Hüseyin Ersöz’ün ifadesinin gerçeği yansıtmadığını, doğru olmadığını ortaya koyuyor. ODA TV ve Hüseyin Ersöz tutuklanmama neden olan haberde neler söylemişlerdi: “Mehmet Baransu, orjinal belgeleri imha etti, savcıdan belge saklayıp, imha ettikten sonra kopya belgeleri teslim etti, orjinal belgeleri imha etti…” ORJİNAL belgelerin imha edilmediği, içinde Egemen Harekat Planının bulunduğu CD’lerin savcılığa teslim edildiğini bu ifade açıkça ortaya koyuyor zaten. Ayları karıştırıp, komplo kuran, kurgu yapanlar, bu ifadeyi okumayı bile akıllarına getirmemişler. 


ÜÇTEPE: “CD ÜZERİNDEKİ YAZILAR BANA AİT.” CD’LER DE ORJİNALMİŞ. 

Melek Üçtepe, ifadesinin devamında da yine kendisine gösterilen CD’ler üzerindeki yazıların kendisine ait olduğunu, kendisinin hazırladığını söylüyor. Ve devamında da bu CD’leri 2009 yılına kadar kullandıklarını, hatırladığı kadarıyla 180 adet CD olduğunu, 2003 yılına ait 180 adet CD olduğunu, 2009 yılında 30 CD’nin kaldığını bunların da 2009 yılında imha edildiğini söylüyor. 

Üçtepenin anlattıkları davam açısından şöyle önemli. Beni “orjinal belgeleri imha etti, yok etti” diye tutuklatan bir savcı var. Polis sorgumda bu yalanı bana soran polisler var. Beni tutuklayan bir hakim var. Bu nedenle 4 yıl 9 aydır tutukluluğuma devam kararı veren hakimler var. Bu kişilerin mesleklerine karşı biraz saygıları varsa, bulundukları görevden ayrılırlar, istifa ederler.   


MELEK ÜÇTEPE SAVCILIK İFADESİNDE DE AYNI ŞEYLERİ TEKRARLAMIŞ 

Melek Üçtepe, Balyoz mahkemesinin yanısıra, askeri savcılığa ve sivil savcılara da 1 Mart 2010 tarihinde ifade vermiş. Kendisine savcılığa teslim ettiğim 19 adet CD sorulmuş. Egemen Harekat Planının içinde yer aldığı CD’ler de sorulmuş. Bakın neler demiş o CD’lerle ilgili. 

Gerekçeli kararda, Egemen Harekat Planının hangi cd’ler içinde olduğunu yukarıda yazmıştım. Biz bu planın ne olduğunu bile bu kararları okuyunca ancak öğrendik ve bilmediğimiz bir planı yok ettiğimiz iddiasıyla tutuklandım. 

Üçtepe, toplam 19 CD’den 15’ini net hatırladığını söylüyor ve büyük bir bölümünü de kendisinin hazırladığını söylüyor. Üzerindeki yazıların kendisine ait olduğunu söylüyor. Egemen Harekat Planının içerisinde yer aldığı CD’ler de kendisine gösterilmiş ve bunları ben hazırladım demiş. 19 Nolu, 15 nolu CD’leri “ben hazırladım, net olarak hatırlıyorum” diyor. 


ÜÇTEPE: “EGEMEN HAREKAT PLANININ İÇİNDE OLDUĞU CD ÜZERİNDEKİ YAZI BANA AİT, BU CD’Yİ BEN HAZIRLADIM.”

Gerekçeli karar 536’ncı sayfada bakın neler yazıyor. Emanette bulunan CD’lerin dökümü yapılmış. Egemen Harekat Planı’nın olduğu CD’ler bunlar. Gizli belge olduğu için emanete kaldırılmış ve sanıklara verilmemiş. 13 nolu CD’nin dökümü Klasör 39’daymış. Bu klasör emanette ve içinde dış tehdide ilişkin savunma planları varmış. Yani Egemen Harekat Planı asıl olarak 13 nolu CD içerisindeymiş. Melek Üçtepe’ye bu 13 nolu CD gösterilmiş ve bakın ne cevap vermiş:


Egemen Harekat Planının bir de 4 nolu CD’de olduğunu gerekçeli karardan biliyoruz. Bakın bu CD’de kendisine gösterilmiş ve ne demiş Melek Üçtepe:


Melek Üçütepe’nin ifadesinin yer aldığı gerekçeli karardaki 652 ve 653’üncü sayfalar dava dosyamızın içerisinde var. 19 adet CD’den bakın hangilerini “net olarak hatırladım, üzerindeki yazı bana aittir, bizim kullandığımız CD’lerdir” demiş; “19 nolu CD, 18 nolu CD, 15, 14, 13, 12, 10, 9, 6, 5, 4, 3, 2, 1.” 

Şimdi beni tutuklatan savcıya ve hakime şunu sormak gerekli; “hani ben orjinal belgeleri imha etmiştim, kopya belgeler vermiştim, savcıdan belge saklamıştım. TSK’nın savaş planlarını imha edip etmediğim belli değilmiş ve onu arıyormuşsunuz” diye cümleler kuruyordunuz. Bakın orjinal belgeleri vermişim. O savaş planları dediğiniz planlar neyse, bunlar da CD içindeymiş ve imha olan tek bir belge yokmuş. 

Birazdan bilirkişi raporlarından da bahsedeceğim. Üstelik beraat kararı veren mahkemenin aldırdığı bilirkişi raporları. Balyoz davasında yargılanan sanıkların ve avukatlarının aldıkları bilirkişi raporları. O raporlarda da şunlar yazıyor; “Bu CD’lerden tek bir belge imha etmek mümkün değil. Tek bir belge eklemek mümkün değil. Bırakın eklemeyi, çıkarmayı, “nokta” bile eklemek, çıkarmak mümkün değil. Bu CD’lerden tek sayfa çıktı alınmamış. Bilirkişi raporları bunları söylüyor. Biz çıktı almadıysak, ekleme, çıkarma yapmamız mümkün değilse nasıl olur da devletin GİZLİ belgesini Yok Ettiğim Gerekçesiyle tutuklanırım, bunu da beni tutuklayan savcılara, polislere, hakimlere sormak gerekli. 


POLİS SORGUMDA BANA ŞU SORULDU; “KARARGAH KİTABINDA GİZLİ BELGE YAYIMLAMIŞSIN.” O BELGE GİZLİ DEĞİLMİŞ, BALYOZA BERAAT KARARI VEREN MAHKEMENİN KARARINDA YÜZLERCE YERDE GEÇİYOR. 

Polis sorgumda bana, Karargah kitabımda yayımladığım bir belge gösterildi ve Devletin gizli belgesini yayımladığım iddia edildi. Ben de Balyoz soruşturmasından, davasından “bi haber” olan polislere, polisler nezdinde de savcı Gökalp Kökçü’ye şunu söyledim; “O belge gizli falan değil, yargılamada tüm sanıklara, avukatlarına verilen belge. İddianamede ve eklerinde var. İlk derece mahkemenin Gerekçeli kararında var.”

Gizli zannettikleri  belge şuydu; Çetin Doğan seminer sonrası emir vermiş. Tüm CD’ler yetkililere teslim edilip, erlerin bile girdiği kozmik odaya konacak. Bilgisayarlardan çalışmalar silinecek” denen emir yazısı. Gizli dedikleri belge bu. 

Balyoza beraat kararı veren mahkemenin GEREKÇELİ kararında yüzlerce yerde anlatılmış bu belge. Gizli belge olsa gerekçeli kararda ne işi var diye bile düşünemeyen bir savcı var karşımızda. Gerekçeli kararda varsa bir belge demek ki gizli değil. Bunu bile anlamayan bir savcı ve polis var karşımızda. Ben size gerekçeli karar 654’üncü sayfadaki ilgili bölümü göstereyim yeterli olacaktır. 


Bu belge iddianame dahil, eklerde yer aldı. Devletin gizli kalması gereken belgesi olsa, iddianamede ve eklerde yer almaz. Kaldı ki gizli belge falan da değil. 

Savcı ve polislere tek bir belge göstereceğim. Balyoz belgeleri arasında bu belge. Tüm bilirkişilerin gerçek dediği CD’deki bir belge. Bakın “Darbe Harekatı” yazan belgede de GİZLİ damgası var. Şimdi bu belgeye de devletin GİZLİ Belgesi, güvenliğini ilgilendiren belge, yayınlayamazsın Baransu mu?” diyeceksiniz. Alın size belge. İstanbul’da 2003 yılında yapılacak Darbe Harekatında tankların nereye konuşlanacağının belgesi. Darbe Harekatı icra edilecek denilen belge. Gizli damgası var.  


BANA KİTABINDA GİZLİ BELGE YAYIMLADIN DİYE SORU SORULUYOR. BAKIN BİR BUÇUK YIL SONRA SAVCI NE YAPMIŞ? POLİSLERE NASIL BİR TALİMAT VERMİŞ? 

1 Mart 2015 tarihinde bana polis sorgumda kitabında gizli belge yayımladın diye soru soruluyor. Kitabımda devletin gizli belgesini yayımlamışım diye hesaba çekiliyorum. Ki bu da doğru değil. Kitapta devletin gizli belgesi, Egemen Hareket Planıyla ilgili tek bir belge yok. Bilgi bile yok. Bana Gizli belge yayınladın dendikten sonra bakın bir buçuk yıl sonra savcı ne yapıyor; 18 Mayıs 2016 tarihinde emniyete, ifademi alan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne, yazı yazıyor. Mehmet Baransu kitabında gizli belge yayımlamış mı yayımlamamış mı bunun tespitini istiyor. Kitapta kullanılıp kullanılmadığının kendisine bildirilmesini istiyor. İşte o yazı. 



Polis sorgumda kitabımda GİZLİ belge yayımlayıp yayımlamadığım belli değilken, sorguda bana yayımlamışım gibi kesin sorular soruluyor. Savcının bu yazısına, kitabımda GİZLİ belge, Egemen Harekat Planını yayımlamadığım cevabı veriliyor. 

Şimdi bu polislere, savcı Gökalp Kökçü’ye sormak gerekli. Daha tespit yapmadan, polis sorgumda 25 ve 26’ncı soru olarak bunu bana nasıl gerçekmiş gibi sordunuz? Daha kötüsü, iddianameye polis sorgumu almışsınız. Yayımlamadığım ortadayken, bu bölümlerini neden çıkartmadınız iddianameden?  İşte iddianamedeki o skandal bölüm. Sayfa 216. 


Bu skandalın ardından kaldığım yerden devam edeyim. Egemen Harekat Planının hangi CD’lerde olduğunu Gerekçeli karardan sizlere özetle yazdım. CD’lerin orjinal olduğu, kopya olmadığı, imha edilmediği açık açık ifadelerle ortaya çıkıyor. Mahkeme kararlarına girmiş bu gerçek. Ama bu gerçeğe rağmen, bu kararları okumayan savcı, Gökalp Kökçü adlı savcı tutuyor, ODA TV’deki bir yalan haberi, Hüseyin Ersöz’ün hukuk tarihine geçecek skandalını tutuklanmama gerekçe yapıyor. Tek sayfalık askeri savcılık ifademi okumuyor ve altındaki tarihe bakma gereği bile duymuyor. ODA TV yalan haberine itibar ediyor. Bu yalana itibar ederse bir savcı, karşılaşacağı durum da bu olur. 


BİLİRKİŞİ RAPORLARI: CD’LERE EKLEME, ÇIKARMA YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL. TEK SEFERDE YAZILMIŞ. ÜZERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILAMAZ. EGEMEN HAREKAT PLANININ OLDUĞU CD’LERDEN ÇIKTI ALINMAMIŞ

Balyoz yargılamasında sanıklara mahkumiyet kararı veren, ilk yargılamayı yapan mahkeme sonrasında aynı kişilere beraat kararı veren Anadolu 4. Ağır ceza mahkemesi yargılama aşamasında tartışılan konularla ilgili bilirkişi raporları almışlar. Dava dosyasında sanırım 14 rapor var. TÜBİTAK raporu hariç, tüm raporların aralarında bazı farklılıklar olsa da doğru olduğunu söylemiş en son alınan bilirkişi raporu. Balyoz sanıklarına beraat kararı veren mahkemenin aldırdığı bilirkişi raporu. FETÖ diyemedikleri isimlerin verdiği bilirkişi raporu. 

Gerekçeli karar sayfa 781’de tüm bu raporlar tek tek anlatılmış ve TÜBİTAK RAPORU HARİÇ diğer raporların büyük ölçüde benzerlik gösterdiği yazılmış. Bu raporlar arasında balyoz sanıkları ve avukatlarının aldıkları raporlar da var. Son raporda, 14 rapor arasındaki bazı çelişkilerin esası değiştirmeyecek boyutta olduğu, büyük ölçüde birbirlerine benzerlik gösterdiğini yazmış. Gerekçeli kararda. İşte o bölüm. Sayfa 782.


Bu bölümle ilgili ayrıntıya girmeyeceğim. Teknik konular çünkü. Ancak tutuklanma gerekçemi ilgilendiren, tutuklanma gerekçemi çöpe atan bölümler var bu raporlarda. Onu anlatacağım. 

Alınan tüm raporlarda, sanıkların aldığı raporlarda bile Egemen Harekat Planının içinden çıktığı CD’lerle ilgili tek bir sahtecilik iddiası, değişiklik iddiası yapılmıyor. Tüm bilirkişi raporları, Egemen Harekat Planı’nın içinde olduğu CD’lerin gerçek olduğunu söylüyor. 

Yargılama aşamasında, sanıklar 3 CD’nin sahte olduğunu iddia etmişlerdi. Beraat kararı veren mahkeme, sahte denilen bir CD’nin de gerçek olduğunu son kararında yazmış. Konumuz bu değil. Ayrıntıya girmiyorum. İşte bu sahte denilen CD’ler içinde de Egemen Harekat Planı yok. Yani, Egemen Harekat Planının içinde bulunduğu CD’lerle ilgili hiçbir bilirkişi sahtedir diye rapor vermemiş. Buna Balyoz davası sanıkları ve avukatlarının aldıkları raporlar ve son beraat kararını veren mahkemenin aldırdığı bilirkişi raporu dahil. Tüm raporlar, bu CD’lerin orjinal olduğuna karar vermişler. 

Yukarıda da sivil memurların ifadesini yayımladım. Onlar da zaten CD’leri kendilerinin hazırladıklarını kabul ediyorlar. 

Tüm raporlarda şu deniyor. Gerekçeli kararda sayfa 130’dan başlayıp, yaklaşık 100 sayfa bu raporlara yer verilmiş. 100 sayfanın tamamını sizlerle paylaşamayacağım için, sayfa numarası verdim. Ben savcı Gökalp Kökçü ve polisleri gibi değil, gerçek belgelerle, sayfa numarası vererek konuşuyorum. Tüm bilirkişi raporlarında özetle şu deniyor. “Egemen Harekat planının içinde olduğu CD’ler 2003 yılında hazırlanmış. Üzerinde hiçbir değişiklik yapılmamış. Kaydedenleri sivil memurlar. Onlar kaydettiklerini zaten beyan ediyorlar. Üzerindeki yazılar onlara ait. Bu CD’ler tek seferde yazılıp, kaydedilmiş. Yani, sonradan üzerine ekleme yapılmamış. CD’ler sonlandırıldığı için, üzerine ekleme yapmak mümkün değilmiş. 2003 yılında sivil memurların kaydettikleri gibiymiş. Bu CD’lere ekleme yapmak, CD’den BELGE İMHA ETMEK, YOK ETMEK mümkün değilmiş. Orjinal haliyle, 2003 yılında yazıldığı haldeymiş. Bu CD’lerden çıktı alınmamış. CD’lerin orjinalliğiyle ilgili de kuşku yokmuş….”

100 sayfada anlatılanlar özetle böyle. Bırakın bu yüz sayfayı, tek sayfalık ifademi bile okumayan, tarihine bile bakmayan savcı ve polisler beni neyle suçlayıp, tutuklamıştı. Yukarıda belgeleriyle gösterdim, “gizli belge yok etme, imha etme” iddiasıyla tutuklandım. Gizli dedikleri belge de Egemen Harekat Planıymış. 

Bilirkişi raporları bu kadar açık ve kesinken, tüm bilirkişi raporları aynı şeyi söylerken, nasıl olur da “devletin gizli belgesini yok etmekle” suçlanırım. 

MAHKEME HEYETİ SUÇ İŞLEYEN SAVCI VE POLİSLERİ KORUMAYA ÇALIŞTI. KENDİLERİNİ UYARDIM, SUÇLULARI KORUMAYIN DİYE…

Devletin gizli belgesini yok ettiğim iddiasıyla TCK 326/1 maddesi kapsamında tutuklandığımı söylediğimde, son mahkeme heyeti, “Baransu 326/1 sadece yok etme değil, başka maddeler de var” diyerek hukuksuzluk yapan savcı ve polisleri korumaya çalıştı. Başkana şunu söyledim. Hukuksuzluk yapanları korumayın. Ve ardından da dava dosyamızdaki, “ev arama kararımda yazan 326/1 Devletin Gizli Belgesini Yok etme” yazısını, hakimliğin ev arama kararında aynı ifadenin yazıldığını, ev arama tutanağında aynı şeyin yazıldığını, polis fezlekesinde aynı ibarenin GİZLİ belge yok etme ibaresinin yazdığını, tutuklama kararımda yazdığını” gösterdim. Başkan “Suçluları korumuyoruz, kimseyi korumuyoruz” dedi. 

Mahkeme başkanının TCK 326/1 maddesi sadece “gizli belge yok etme” değil demesinin nedeni ise şuydu; Beni ODA TV’deki yalan haber nedeniyle hukuksuz bir şekilde tutuklamışlardı. Bu durum da 4 yıl 9 aydır devam ediyordu. Savcı ve polisleri korumak için, o maddede sadece yok etme değil, başka gerekçeler de yazıyor demeye çalışıyorlardı. 

Maddenin devamında şöyle yazıyor. “Devletin gizli belgesini tahrif etme.”

Bu maddeyle de beni suçlayamazlar. Çünkü bilirkişiler ne diyorlar, Egemen Harekat Planı’nın olduğu CD’lere ekleme, çıkarma yapmak mümkün değil. Yani üzerinde tahrifat yapmak mümkün değil. Üzerinde tahrifat yapmak mümkün değilse beni nasıl suçlayacaklar. Ki, tahrif edilen bir belge de yok. İddianamede böyle bir suçlama da yok. Şu belgeyi tahrif etmiş Baransu diye tek bir iddia yok. Bilirkişi raporları ortada zaten, diyemezler de. 

Ancak, dava dosyamdaki belgelerde açık açık neyle suçlandığım, tutuklandığım ortadayken, tutuklanma gerekçem bile çarpıtılmaya çalışılmıştı. Yukarıda anlattım ancak belgeleriyle sizlere gösteriyim. TCK 326/1 Gizli Belge Yok Etme suçlamasıyla suçlanıyorum. İşte belgeleriyle tutuklanma gerekçem. 

Ev arama kararımı bakın hangi gerekçeyle almışlar. TCK 326/1 Devletin Güvenliğine ilişkin belgeleri yok etme” 1. Sulh Ceza Hakimliği, 2015/1203 değişik iş yazısı. 

Ev araması, el koyma tutanağına bakın TCK 326/1’in hangi maddesinden suçlanıyorum. 


Gözaltına alınma yazısındaki gerekçe. TCK 326/1 Gizli belge yok etme suçlaması yine. 

Tutuklanmam için Sulh Ceza Hakimliğine savcının yazdığı yazı. Gizli orjinal belgeleri yok etme, imha etme iddiası.

 


Tutuklanma kararım. 5. Sulh Ceza Hakimliği beni “devletin gizli belgesini, orjinal belgeleri imha ettiğim” iddiasıyla, iftirasıyla tutukluyor. İşte belgesi…

Polis fezlekesinde SUÇLAR bölümü. Neyle suçlandığım açık. TCK 326/1 Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Yok etme. 


Neyle suçlandığım ve tutuklandığım dava dosyamızdaki belgelerde açıkken, TCK 326/1 Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri yok etme suçlaması tarafıma yöneltilmişken, tüm bu belgelere rağmen, hakim son duruşmada, TKC 326/1 sadece bu değil diyerek, sanki başka nedenle suçlandığım imasında bulunmaya çalıştı. Savcı ve polislerin yaptığı hataları, hukuksuzlukları, kendilerinden önceki hakimlerin 4 yıl 9 aydır beni hukuksuz yere tutuklamalarını haklıymış gibi göstermeye çalıştı. O maddedeki başka nedenle tutuklandın demeye çalıştı ancak tüm bu belgeleri kendisine gösterince sadece sustu ve sessizliği tercih etti.  


CD HARİCİNDE 2229 BELGE TESLİM ETMİŞİZ BUNLAR ARASINDA DA EGEMEN HAREKET PLANI YOK

Gerekçeli kararda sayfa 793’te, bir de şu deniyor; Mehmet Baransu, 19 CD haricinde 10 ses kaydı ve 2229 adet yazılı belge sundu. Bu belgeler arasında tek bir sayfa bile Egemen Harekat Planıyla ilgili belge yok…

Egemen Harekat Planının sadece birkaç CD içinde olduğu anlaşılıyor bu ifadelerden. Yani, devletin güvenliğiyle ilgili belgeleri yok etmediğim, imha etmediğim, orjinal belgeleri savcılığa verdiğim açıkça ortada. Bunları okumayan savcı ve hakimler, ODA TV’deki yalan habere itibar edip, soruşturma ve dava açarlarsa tarih de kendileri hakkındaki hükmü verir. 

Gerekçeli kararda Balyoz davasının nasıl beraatle sonuçlandığı bölümlerine girmeyeceğim. 2016 yılında bir yazı dizisi yayımlamış ve bunları kamuoyuna anlatmıştım. Kamuoyuna “Balyoz-kumpas” diye beraat kararı verildiği söylenmesine rağmen, mahkeme skandal gerekçeyle sorumluları aklamıştı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül isimlerinin açık açık yer aldığı, İdris Güllüce’nin isminin açık açık zikredilip görevden alınacağı, tutuklanacağının anlatıldığı ses kayıtlarını mahkeme şöyle aklamıştı. “Bu konuşmalar hoş olmamıştır.” 

Bilgisayarda sunumlar hazırlamış ve bunları seminerde okumuşlardı. Bu ses kayıtlarını okudukları belgeleri ise mahkeme şöyle aklamıştı: “Ses kayıtları gerçek ancak, biz kayıtlarla okunan belgeleri ayrı ayrı değerlendirdik. Her ne kadar ses kayıtları belgeleri doğrulasa da, buradan okundukları anlaşılsa da belgeler gerçek değil.” İşte böylesi skandal gerekçeyle mahkeme sanıkları akladı. 

Mahkeme gerekçeli kararından; “Milli Mutabakat hükümeti kurulacak, bakanlıklara el konulacak (Bakanlıklar Ankara’da, 1. Ordu İstanbul’da. Ankara, 1. Ordunun görev alanı dışında. Bunu da düşünerek okuyun devamını) bakanlıklara asker atanacak konuşmaları, planları hoş olmamıştır. Bakanlıklardan hükümet yıkma anlaşılmaz” denilerek sanıklar aklandı. 

Şaka yapmıyorum tüm bu gerekçeyle darbe semineri aklandı. Daha bunun gibi yüzlerce skandalla aklandı. 

Balyoz gerekçeli kararında onlarca yerde, ilk yargılamada hükme alınan belgelerin Mehmet Baransu’nun verdiği bavuldaki belgeler üzerine kurulmadığı, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunan belgelerin hükme esas alındığı yazıyor. Taraf Gazetesinde yayımlanan belgelerle, sanıklara mahkumiyet verilmediği, Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat biriminin karolarının altında bulunan belgelerden hüküm kurulduğu açık açık yazıyor. 

Tekrar başa dönersem; Beni hangi iddiayla tutukladılar. “Devletin Gizli Belgesini Yok Etme” iddiasıyla. Bu iddianın sahibi kimdi; Hüseyin Ersöz. İddiası neye dayanıyordu; Askeri savcılığa verdiğim ifadenin tarihini karıştırınca, komplo kurmuş, iftira atmıştı. Savcı ve polisler de ifademin altındaki tarihe bakmamış ve yalana, iftiraya itibar etmişlerdi. Uyarım üzerine fark ettiler ancak beni tutuklamak için ellerinde başka TCK maddesi yoktu ve mecburen yalan ve iftiraya iddianamede de devam ettiler. 

Hüseyin Ersöz, yıllar sonra tutuklandığım dosyaya dilekçe sundu ve 2010 yılındaki iddialarının yalan olduğunu kabul etti. Orjinal Belgelerin CD’ler içerisinde olduğunu kabul etti. (Bu dizinin ikinci bölümünde belgeleriyle bunu anlattım.)  Yok ettiğim, savcıdan gizlediğim tek bir belge yoktu. 

Mahkemede bu gerçekleri belgeleriyle anlatınca, bu skandalı kapatmak için şimdi çareler arıyorlar. “TCK 326/1 maddesi, Gizli Belgeyi Yok Etme değil sadece Mehmet Baransu” diyorlar. Kendilerine yukarıdaki dava dosyası içindeki yüzlerce belgeyi, tutuklanma kararımda yazılanları gösteriyorum. Ne yazıyordu o belgelerde; “Devletin Gizli Belgesini Yok Etme suçundan yakalanan, göz altına alınan, tutuklanan Mehmet Baransu.” Bu belgeleri gösterdiğimde ise bir cevap bile veremiyorlar. Bu soruşturmada suç işleyenleri, hukuksuzluk yapanları korumaya kalkıyorlar. Mahkemelerin görevi suçluları korumak olmamalı. Siyasi konjonktüre göre karar vermek olmamalı. Adil, tarafsız yargılama yapmalı, gerçeğin peşinde koşmalı. Suç işleyen savcı ve polisleri korumak, hakimlerin işi değil. Onlar adil yargılama yapmalı.   

TCK 326/1 maddesinin devamında ne yazıyor. Devletin Gizli Belgesini Tahrif etme. Tahrif ettiğim bir belge var mı? Yok. İddianamede böyle bir isnat var mı? O da yok. 

TCK 326/1 maddesinin devamında ne yazıyor. Çalma diyor. Belgeler çalındığında ben Türkiye’de bile değilim. Çalan da ben değilim. İddianamede böyle bir suçlama var mı? Yok. 

TCK 326/1 devamında bir de ne diyor. Amacı dışında bu GİZLİ belgeleri kullanan. Bu Gizli belgeleri bir yerde kullanmış mıyız? Hayır. Taraf’ta, Karargah kitabımda kullanmış mıyız? Yine hayır. Farklı bir yerde kullanmış mıyız? Yine hayır. Yunanistan’ın eline geçti bu belgeler diye yalan bir habere imza atmışlar. Bu dizinin 12. Bölümünde bu konuyu yazdım. Okurken çok eğleneceğiniz bir bölüm. Bir harita yayımlamışlar ve bu harita balyoz haritası, Taraf yayınladı, savaş planlarımız öğrenildi demişler. Yalan haber yine Oda TV kaynaklı. Sonra ne mi olmuş. O haritanın Taraf gazetesinde yayınlanmadığı ortaya çıkmış. Genelkurmay Başkanlığına yazı yazılmış. Genelkurmay Başkanlığı, Taraftaki haberlerle, savaş planının ilgisinin olmadığını söylemiş. Ve asıl skandal bölüm. Yayımladıkları harita 1922 Afyon savaşına ait bir haritaymış. Haritada bunu silmiş ve altına Balyoz yazmışlar. Detaylar 12. Bölümde. Okudukça hem eğlenecek hem de ülkede hukukun geldiği duruma üzüleceksiniz. 

TCK 326/1 maddesinde başka bir bölüm de yok. Yani beni bir yalan haber üzerine tutukluyorlar ve şimdi de işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Bu skandalı nasıl telafi ederiz diye başka hukuksuzluklara kapı aralıyorlar.